BOZDAĞ , GÖLCÜK GÖLÜ, SARDES ANTİK KENTİ, PAMUKKALE

KATILAN KİŞİLER
Yavuz İşçen
Ayça İşçen
Ruhi Uyar
Özerk Olcaytu
Rüştü Utkan
Barina Utkan
Filiz Güven
Varlık Özerciyes

GİDİLEN YER
Bozdağ / Ödemiş / İzmir
Gölcük gölü / Ödemiş / İzmir
Sardes antik kenti / Salihli / Manisa
Alaşehir / Manisa
Buldan / Denizli
Pamukkale / Denizli

GİDİŞ TARİHİ
8 Mart 1999 Pazar, saat : 6.30 Ankara çıkış

DÖNÜŞ TARİHİ
31 Mart 1999 Çarşamba, saat : 17.30 Ankara varış

ETKİNLİK SÜRESİ
3 Gün 11 saat

GİDİLEN ARAÇ
Lada Niva jeep ( Yavuz )
Opel Corsa ( Rüştü )

ULAŞIM
Ankara, Afyon, Uşak, İzmir hattını takip ettik.

Ankara .............................................. Afyon ...................... 250 km
Afyon ................................................. Uşak ........................ 95 km
Uşak ................................................... Kula ........................ 70 km
Kula ................................................... Salihli ...................... 40 km
Salihli ..........Bozdağ ve Ödemiş yol ayrımı ....................... 6 km
Ayrımdan ........................................... Bozdağ ..................... 23 km
Bozdağ ...................................... Kayak tesisleri .................. 5 km
TOPLAM ............................................................................ 489 km
Bozdağ .....................................Gölcük Gölü ........................................... 10 km

NOT
Ulaşım ile ilgili diğer bilgiler, gezi güncesi bölümünde verilecektir.

BOZDAĞ ( 2159 M )
İzmir'in en yüksek dağıdır. "Kırklar Tepesi" adı ile bilinen en yüksek doruğu 2159 metredir. Asıl zirvenin biraz doğusunda 2133 m yüksekliği bulunan "Çatalsivrisi Tepesi" yer almaktadır. Her iki zirve arasında yüksekliği 2000 m'den fazla iki tepe daha bulunmaktadır. Volkanik bir dağ olan Bozdağ'ın etekleri karaçam ormanları ile kaplıdır.

TIRMANIŞ ROTALARI
Bozdağ'a ulaştıktan sonra Bozdağ'ın içinden tabela ile işaretlenmiş 5 km lik bir yol " Kış sporları kayak merkezi" ne gitmektedir. Kayak merkezine ulaştıktan sonra ( rakım 1540 m ) Zirve kafeteryanın yerini sorun. Telesyej hattını takiben kafeteryaya ulaşabilir ve buradan da zirve yönüne devam edebilirsiniz. Dağın zirvesine yakın bir noktada " Kış sporları kayak merkezi " bir kafeterya kurmadan önce dağa çıkış için yaygın olarak kullanılan yol, batı rotasını takip etmekti. Batı rotasına iki farklı yoldan ulaşılabilmektedir.
1- Bozdağ ilçesi, Mermeroluk Çeşmesi'nden itibaren çam ağaçları arasından yükselerek dağın batı rotasına girilir. Bozdağ ilçesinin rakımı 1150 m dir. Bu rota "Kıble Kayalıkları" adı verilen kayalık bölüme kadar devam eder. Kayalıkların arka yüzünden dolaşmak daha uygundur. Kayalık kısım geçildikten sonra sırt takiben yükselmeye devam edilir ve "Kırklar Mezarlığı" adı verilen düzlük bir alana ulaşılır. Bu alanda, eski bir savaşta ölen askerlere ait 40 mezarın bulunduğu doğrultusunda bir inanış vardır. "Kırklar Tepesi" adı verilen 2159 m yükseklikteki ana doruk, bu düzlük alanın doğusunda biraz ilerde yer almaktadır.
2- Tozlu Yaylası üzerinden de dağın batı rotasına ulaşılabilir. Tozlu Yaylasına ulaşabilmek için, Ödemiş tarafından gelindiğinde Gölcük'e ayrılan yolun kenarında bulunan mezarlığın yanından doğuya doğru devam eden toprak yola girilmelidir. Bu yol yaklaşık 3 km sonra yaylaya ulaşır. Yaylanın rakımı 1350 m dir. Tozlu Yaylası, ormanlık alanın dışında kalmaktadır. Yaylada az sayıda yayla evi bulunmaktadır. Tozlu Yaylasına kamp kurulup tırmanışa buradan başlanabilir. Batı rotasını takiben Kıble Kayalıklarına ulaşılır. Tırmanışın kalan kısmı diğer bölümde anlatılan rota ile aynıdır.

GÖLCÜK GÖLÜ
Bozdağ'ın yaklaşık 10 km uzaklığında bulunan Gölcük Gölü, Bozdağ zirvesinin batısında etrafı karaçam ormanları ile kaplı bir krater gölüdür. Göl tatlı su kaynakları ile beslenmektedir. 1.5 km2'lik alana sahip olan gölün rakımı 1050 m dir. Derinliği 7 m ye ulaşan gölde sazan ve yayın balığının yanı sıra kerevit bulunmaktadır. Göl çevresinde patates üretimi yaygındır. Göl çevresi son dönemde İzmir ve Salihli'den gelenlerin yaptıkları yazlıklarla dolmaya başlamıştır.
Küçük bir kumsalı da bulunan gölde yüzülebilmektedir. Orman işletme binasının bulunduğu tepeden göl manzarası çok güzel görünmektedir. tepeden inerken bir patika ile "Yeşilçam Piknik Alanı" na gidilmektedir. Göl çevresinde otel, pansiyon ve çadırla konaklanabilecek uygun alanlar vardır. Lokantalarında oğlak etinden yapılan güveç ve sarımsak sosu ile sunulan yayın tava yaygındır. Ayrıca Ödemiş köftesi ve bölgede yapılan sucukları ünlüdür. Pazar günleri kurulan halk pazarında yöresel el işleri oldukça uygun fiyatlara satılmaktadır.

ALAŞEHİR
Alaşehir, Manisa'ya bağlı büyük bir ilçe. Geçerken uğramamızın nedeni, benim (Yavuz ) 3 ve 8 yaş arası dönemimin burada geçmiş olması. Çocukluğumdan kalma en eski anılar buraya ait. 1961 yılında babamın görevi gereği buraya gelip 1965 yılında buradan Ankara'ya taşınmıştık. Ben ilk okul birinci sınıfı Alaşehir'de "9 Eylül " İlkokulunda okuyup, ikinci sınıfa Ankara'da başlamıştım. O günden bu yana hiç gitmediğim Alaşehir benim için ilginç olacaktı. Ekip de benim ricamı kırmayıp Alaşehir'de kısa bir gezinti yapmayı kabul etti.
Alaşehir'in antik dönemdeki adı, Phıladelphıa'dır. Hiristiyanlığın yeni yayılma dönemlerinde batı Anadoluda ilk kurulan 7 kiliseden biri Alaşehir'de bulunmaktadır. Bugün St Jean kilisesi olarak anılan ve çevre düzenlemesi yapılarak koruma altına alınmış olan yapı, eskiden bizim komşumuzun bahçesinin içinde yer almaktaydı ve mahalle çocuklarının oyun alanlarından biriydi. Bizim evimiz ise bu kilisenin tam karşısında bulunuyordu. Dolayısı ile eski evimizi bulmak hiç de zor olmadı. İşin ilginç yanı, Alaşehir çok değişmiş ve büyümüş olmasına karşın eski evimizin olduğu gibi duruyor olmasıydı.

SARDES ANTİK KENTİ
TARİHÇE
Sardes antik kenti, Ankara - İzmir karayolu üzerinde Salihli'ye yaklaşık 7 km uzaklıkta yer almaktadır. Kazılardan elde edilen bilgilere göre Sardes'deki ilk yerleşim MÖ 1300 yıllarına kadar uzanmaktadır. Daha sonraki yıllarda Batı Anadolu'da güçlü bir devlet olarak ortaya çıkacak olan Lidya'ya başkentlik yapacak olan Sardes, MÖ 680 - 652 yılları arasında kral olan Gyges döneminde iyice ünlenmiştir. Lidya'nın son kralı olan Kroisos zamanında kentin zenginliği doruğa ulaşmıştır. MÖ 7. asrın sonunda ilk para Lidya'da basılmıştır. Antik dönemdeki adı ile Paktolos Irmağı'nın ( Sart Çayı ) taşıdığı altın kırıntıları kentin zenginliğini artırırken, Lidya'nın Anadolu ticaretinde oynadığı rol de bu zenginliği pekiştirmiştir.
Anadolu'nun Pers istilasına uğradığı dönemde MÖ 547 yılında Lidya, Pers egemenliğine girmiştir. Bu olay aynı zamanda Lidya Devleti'nin de sonu olmuştur. Sardes'in bütün zenginliği bu dönemde İran'a taşınmıştır. Persler, Anadolu'daki egemenlikleri sırasında, Batı Anadolu'yu İran'a bağlayan ünlü "Kral Yolu" nu inşa etmişlerdir. 2500 km uzunluğundaki bu yolun Anadolu'daki başlangıç noktası Sardes'dir. İskender'in Anadolu'daki Pers egemenliğine son vermesinden sonra da varlığını bir grek şehri görünümünde sürdüren Sardes, Roma döneminde de zenginliğini korumuştur. Hıristiyanlığın yayıldığı dönemde Anadolu'da kurulan 7 kiliseden biri Sardes'dedir. 14. yüz yıldan itibaren bölge Türk'lerin hakimiyetine geçmiştir.

GÖRÜLEBİLECEK KALINTILAR
Sardes'de ilk kazılar, 1910 - 1914 yılları arasında Amerikalı ekipler tarafından, Artemis Tapınağı ve Lidya mezarlarında yapılmıştır. 1958 yılında yeniden başlatılan kazı ve restorasyon çalışmalarına, 1977 yılından bu yana yeni bir ekiple devam edilmektedir.
1- ARTEMİS TAPINAĞI: Büyük İskender'in kentte Helen yaşam tarzını yerleştirmesinden sonra, MÖ 300 yıllarında iyonik tarzda inşa edilmiştir. Ancak MÖ 5. yy'ın sonlarından itibaren bu yörede Artemis adına adanmış bir sunak bulunmaktaydı, Lidya yapısı olarak belirtilen kırmızı kum taşından yapılmış bu sunağın belirtilenden daha da eski olduğu ve hatta Anadolu'da çok yaygın olan kybele kültü ile bağlantılı bulunduğu öne sürülmüştür. Tapınak daha sonradan bu sunağın çevresine yapılmıştır.
2- BİZANS KİLİSESİ : Artemis Tapınağı'nın güney-doğu köşesinde MS 4.yy'dan kalma bu kilisenin Anadolu'da ilk kurulan 7 kiliseden biri olduğu tahmin edilmektedir.
3- PİRAMİT MEZAR : Akropol tepesinin batı yamacında Lidya mezarlarından farklı tipte bir mezar yapısı vardır. MÖ 5 - 4 yy'a tarihlenen bu yapı, Pers hakimiyeti döneminde inşa edilmiştir. Bügün yalnızca alt kısımları görülebilen mezarın, bir Pers soylusu ve onun savaşta ölümü üzerine intahar eden karısına ait olduğu sanılmaktadır.
4- BRONZLU EV : MS 550 yıllarına tarihlenen büyükce bir eve ait kalıntılar içinde, çok sayıda dinsel nitelikli bronz eser bulunmuştur. Evin yüksek rütbeli bir rahibe ait olduğu düşünülmektedir.
5- GYMNASİON : MS 2. yy'a tarihlenen gymnasion ve ona bağlı yapılar, kazı ve restorasyon çalışmalarından sonra Roma şehirciliğinin zenginliğini ve görkemini yansıtır hale gelmişlerdir. İki büyük salonu bulunan yapının doğudaki giriş kapısı eşsiz güzelliktedir.
6- SİNAGOG : MS 3. yy'da inşa edilmiş olan bu yapının içinde bulunan bir yazıta dayanılarak, Yahudi sinagogu olduğu anlaşılmıştır.

BULDAN
Denizli'ye bağlı küçük ve şirin bir köy olan Buldan, son dönemlerde adını yöresel dokumalarının yeniden moda olması ile epeyce duyurdu. Oysa Buldan'da evlerde el tezgahlarında yapılan dokumacılığın tarihi çok eskilere kadar gidiyor. Biz de Buldan'a yöresel dokuma ürünlerine bakmak ve satın almak üzere uğradık. Çarşının içinde caddenin iki kenarına karşılıklı dizilmiş bir çok dükkan var. Bunların içinde ürün kalitesi ve çeşidi ile adını fazlası ile duyurmuş olan, Ödel'e girdik. Ufak çaplı alışveriş yaptık.
Buldan kumaşlarına iş yapılması sonucu elde edilmiş bir çok ürün çeşidi var. Masa örtüleri, sehpa takımları, peştemallar, pareolar, çeşitli şallar, havlular vb. Buldan, artık bölgeye tur düzenleyen firmaların da uğrak yerlerinden biri olmuş. Bölgeye İzmir'den ve çevredeki diğer merkezlerden hafta sonları alışveriş amaçlı günübirlik turlar düzenleniyor.

PAMUKKALE
Denizli ili Akköy Bucağı'nda bulunan Pamukkale, sıcak ve mineralli su kaynakları ve bu suların yüzeyde oluşturduğu traverten formasyonları ile ünlü. Suyun aktığı yamaçlar, karbondioksitin uçması ve kalsiyumun çökelmesi sonucunda bembeyaz bir görüntü almış. Traverten taraçalarda biriken sularda serinleme imkanı var. Travertenler üzerinde dolaşmak, güneşlenmek ve sulara girmek ayakkabısız olmak şartıyla serbest. Suyun yüzeye çıkmış olduğu noktalarda kurulmuş olan oteller, su akışını sınırladıklarından travertenlerin kararma tehlikesi ortaya çıkmış. Travertenler üzerinden güneşin batışı oldukça iyi görüntüler veriyor. Pamukkale'de gezilecek diğer yerler arasında, hemen bitişiğindeki Hierapolis Antik Kenti, Pamukkale Müzesi, Karahayıt sıcak su kaynağı ve Hierapolis'e 10 km. kadar uzakta bulunan Laodikea Antik Kenti sayılabilir.

(HIERAPOLIS) - PAMUKKALE
Denizli'yi Afyon'a bağlayan anayolu takiben Denizli çıkışından 5 km. sonra soldan Pamukkale yolu ayrılır. Ayrımdan 14 km. sonra Pamukkale'ye ve hemen onun bitişiğinde yeralan Hierapolis Antik Kenti'ne gelinir.
Hierapolis ile ilgili başlıca kaynaklar
Pamukkale (Hierapolis) - Sabahattin TÜRKOĞLU S. 274
Gezi Türkiye Tatil Rehberi S. 274
Karia - George E. BEAN S. 277
Arkeoloji - Prof. Dr. Cevdet BAYBURTLUOĞLU S. 108
Anadolu Uygarlıkları - Ekrem AKURGAL S. 464
Türkiyenin Az Bilinen Doğal ve Arkeooljik Değerleri - Jeolog Dr. Temuçin AYGEN s.49

GEZİ GÜNCESİ

28 MART 1999 PAZAR
Saat 6.30 da Ankara'dan hareket ettik. Ankara - Afyon - Uşak -İzmir hattını izleyerek Ankara çıkışından 484 km sonra Bozdağ'a ulaştık. Yol boyunca yer yer yağmurlu bir hava ile karşılaştık. Bozdağ köyü, Bozdağ'ın eteklerinde kurulmuş küçük bir yerleşim birimi. Bozdağ bütünü ile karla kaplı idi. Köyün içinden ayrılan 5 km lik toprak bir yol, kayak merkezine doğru gidiyor. Merkeze yaklaştıkça yol kenarındaki kar kalınlığı epeyce arttı. Ancak toprak yol, zemin olarak düzgün ve karsızdı. Karla karışık bir yağmur yağıyordu ve hava birden fazlasıyla soğuk olmuştu.
Kayak merkezinde hava sisliydi ve dağın zirve kısmı tam olarak görünmüyordu. Kayak merkezindeki oda fiyatları bizim kalamayacağımız kadar pahalıydı. Etrafta kamp kuracak uygun bir zemin görünmüyordu. Bu şartlarda köye geri dönüp kalacak uygun bir yer aramak daha mantıklı görünüyordu.
Hava şartları dağa çıkış için çok uygun değildi. Bunun üzerine 10 km kadar ilerde bulunan Gölcük gölüne gitmeyi, burada kamp yapıp havanın düzelmesini beklemeyi kararlaştırdık. Gölcük gölü'nü biraz yukardan gören Orman işletmesine ait binanın bulunduğu alana çadırlarımızı kurduk. Burası aslında bir piknik alanıydı ancak mevsim nedeniyle ortada kimseler yoktu. Yağmur, aralıklarla yağmaya devam ediyordu. Geceyi burada geçirdik.

29 MART 1999 PAZARTESİ
Sabah kahvaltısından sonra Gölcük gölü etrafında tur atmak üzere kamp yerimizden ayrıldık. Yağmur hiç ara vermeksizin yağmaya devam ediyordu. Gölcük hava şartları nedeni ile bom boştu. Bayram tatili olmasına karşın etrafta kimseler yoktu. Yollar, sürekli yağan yağmur nedeni ile çamurdan geçilmez olmuştu. Gölcük merkezine geldiğimizde, birkaç esnaf dükkanlarını açmıştı. Kahvelerden biri açıktı ve ortadaki büyük odun sobası yanıyordu.
Çay içme ve kuruma molası için bundan güzel bir yer olamazdı. İki saat kadar kahvede oturduktan sonra yağmurun bir ara dinmesini fırsat bilip dışarı çıktık. Akşam mangalda yapmak üzere et vb şeyler satın aldık. Daha sonra kamp yerimize geri döndük. Mangalda yaptığımız akşam yemeğinden sonra bir süre ateş başı muhabbeti yapıp yattık.

30 MART 1999 SALI
Yağmur nihayet dinmişti. Ancak ekip pek dağa çıkmaya niyetli görünmüyordu. Bunun üzerine gezinin kalan bölümlerine devam etmeye karar verdik. Kahvaltı yapıp kampı topladıktan sonra Sardes antik kentine gitmek üzere hareket ettik. Gölcük'den 33 km sonra İzmir - Ankara karayoluna çıktık. Sola ( İzmir Yönüne ) dönüp 2 km kadar gittikten sonra Sardes antik kentine ulaştık. Antik kent, karayolunun sağına ve soluna yayılmış durumda bulunuyor. Sardes'i gezdikten sonra Ankara yönüne doğru geri döndük ve önce 9 km ilerdeki Salihli'ye, oradan da 15 km ilerde sağdan yolu ayrılan Alaşehir ve Buldan hattına girdik. Yol, Ayrımdan 41 km sonra Alaşehir'den geçiyor. Çocukluk günlerimi hatırlamak ve eski evimizi görmek amacı ile Alaşehir'de kısa bir mola verdik.
Kilisenin karşısındaki tek katlı eski evimizin aynen yerinde duruyor olması beni çok şaşırttı. Alaşehir'den sonra, Denizli yönüne devam edip, 57 km sonra Buldan'a ulaştık. Buldan'da kısa bir gezi yapıp yöresel dokumalar satın aldıktan sonra, Pamukkale'ye ulaşmak üzere yolumuza devam ettik. Buldan çıkışından 31 km sonra Denizli'den geçtik. Denizli'den Afyon yönüne doğru 5 km devam ettikten sonra soldan ayrılan Pamukkale yoluna girdik ve 14 km sonra Pamukkale'ye ulaştık. Pamukkale'yi gezip traverten taraçalar üzerinde çıplak ayakla bir süre yürüdükten sonra, kamp kurmak üzere Pamukkale'nin biraz dışında köy yollarından birine sapıp uygun bir düzlüğe çadırlarımızı kurduk. Kampımızdan daha aşağıda kalan Denizli şehrinin gece ışıklarını seyretmek zevliydi. Denizli'nin arka tarafında ise karla kaplı bembeyaz görüntüsü ile Akdağlar silsilesi ve Babadağ uzanıyordu.

31 MART 1999 ÇARŞAMBA
Sabah kahvaltısından sonra kampı toplayıp, Ankara yönüne doğru hareket ettik. 14 km sonra ana yola çıkıp Afyon yönüne döndük. 206 km sonra Afyon girişinde Özdilek tesislerinde öğlen yemeği ve alışveriş molası verdik. Afyon çıkışından 250 km sonra, saat 17.30 da Ankara'ya ulaştık.


Gezi Etkinlikleri Listesi'ne Dönmek için tıklayınız...